Sendikaların İş Sağlığı ve Güvenliğinin Sağlanmasına Katkısı
SE N D İ K A L A R I N
İşSağlığı ve Güvenliğinin Sağlanmasına Katkısı
Doç. Dr. Levent AKIN
Ankara Üniversitesi HukukFakültesi
akin@law.ankara.edu.tr
___________________________________________________________________________________________________
I. Giriş
Sonyıllarda yapılan mevzuat yenilemeleri[1]ve kısa süre önce yürürlüğe giren 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu[2],iş sağlığı ve güvenliğini yeniden gündeme taşımıştır. Disiplinler arasıözelliği sebebiyle gelişmiş hemen her ülkenin büyük önem verdiği, kapsamlıçalışmaların yapıldığı iş sağlığı ve güvenliğinin Türkiye’de arzu edilen ilgiyigörmediği açıktır. Bu duruma katkı sağlayan çok sayıda etken sayılabilir. Ancakbunların en önemlisini, sosyal tarafların bu alana gereken özeni göstermemelerioluşturmaktadır. Kendi üzerine düşen görevi mevzuat hazırlama ve denetim ilesınırlı gören devlet kadar, bu alandakiçalışmaları çok sınırlı düzeyde kalan işçisendikaları ile istisnalar dışında işverensendikalarını da aynı sorumluluğa ortak edebilmek mümkündür. Hiç şüphesizki söz konusu sorumluluğun kapsamına, iş sağlığı ve güvenliği alanındakibilimsel ve saha çalışmalarına destek olmayan, uzman eleman yetişmesi konusundayeterli çalışması bulunmayan, daha da ötesinde bu alanda herkesle paylaşılmasıgereken bilgiyi üretemeyen meslek örgütleri ve üniversiteleri de ekleyebilmekmümkündür.
Tüm bu mevcut duruma karşın buçalışmada sadece, iş sağlığı ve güvenliği alanına yapılacak katkıda sendikalarınrolü ele alınmaya çalışılacaktır. Bu bağlamda, iş sağlığı ve güvenliği alanındayapılmış nitelikli sendikal etkinliklere işaret edecek ve yapılabilecek yeniçalışmaların neler olabileceği konusunda tartışmalara girmeden, kısa önerilerdebulunmaya gayret edeceğiz.
II. İş sağlığı ve güvenliği kültürü ve önleyici yaklaşım
İşsağlığı ve güvenliği alanında yapılan çalışmalar, bu alanda üzerinde durulmasıgereken iki temel konu olduğunu göstermektedir. Bunlardan biri iş kazası vemeslek hastalıklarının önlenmesi,diğeri ise bundan kaynaklanan zararların tazminedilmesidir.
Sonyıllara kadar iş sağlığı ve güvenliği daha ziyade tazmin açısındandeğerlendirilmiştir. O sebeple konuya ilişkin çalışmalar arzu edilen düzeyeçıkamamıştır. Bunun temel nedenlerinden biri, ülkemizde iş sağlığı vegüvenliğinin önleyici fonksiyonunun yeterince algılanamamış olmasıdır.
Gerçektende işyerinde iş sağlığı ve güvenliği denildiğinde, genellikle kaza ve hastalıknedeniyle ortaya çıkan tazminatlar akla gelir. O nedenle, işyerlerinin sağlıkve güvenliği ile ilgilenilmesi gereken işverenler bunun yerine tazminatlarıtamamen ya da kısmen engelleyecek çareler aramakta, işçiler ise söz konusuönlemlerin gelişmesine katkı sağlayacakları yerde tazminat miktarlarında artışgetirecek görüşler ileri sürmektedirler. Bunun doğal sonucu olarak Yargıtay daönüne gelen davalar karşısında konuyu daha ziyade tazminatlar açısındandeğerlendirmeye tabi tutmak durumunda kalmaktadır[3].
Oysaiş sağlığı güvenliğinin asıl özelliği onun önleyici fonksiyonunda gizlidir[4].Nitekim 2004 yılı başında hız kazanan, Türk iş güvenliği mevzuatının yenidenyapılandırılması çalışmalarında, sosyal tarafların tümüne bu konuda görevleryüklenmiş ve işçi ile işverenlerin mevcut görevleri Avrupa Birliği yönergeleriışığında tekrar tanımlanmıştır[5].Aynı yaklaşım 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’na da aktarılmıştır.Anılan kanuna ilişkin hazırlanan 10.5.2012 tarihli TBMM AvrupaBirliği Uyum Komisyonu Raporuna göre[6]; “… Tasarıile ile bağlantılı olan veya işin icrası sırasında ortaya çıkan kaza veyayaralanmalar ile çalışma ortamında bulunan risklerin asgari seviyeyeindirilerek sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamı hazırlanması, AvrupaBirliği’nin 12 Haziran 1989 tarihli ve 89/391/EEC sayılı Direktifininmevzuatımıza kazandırılması ve iş sağlığı ve güvenliği alanında kabul ettiğimiz155 ve 161 sayılı ILO Sözleşmelerine uygun müstakil bir kanuni düzenlemeyegidilmesi amaçlanmaktadır. Anılan Direktifte benimsenen iş sağlığı vegüvenliğini sağlamada sürekli iyileşme ve önleme politikasının oluşturulması,çalışanların yönetime katılımı, çalışanların ve temsilcilerinin eğitimikonularında düzeltici yaklaşım esas alınarak hazırlanan Tasarıda, çalışanlarınişle ilgili sağlık ve güvenliklerini sağlamak, işverenin asli yükümlülüğüolarak düzenlenmiştir…”
Konuya ilişkin en temeldüzenleme niteliği taşıyan ve yukarıda yer verilen raporda da dile getirilen 1989/391sayılı Avrupa Konseyi Direktifinde, bu direktifin çıkarılma gerekçelerisıralanırken önlemeye de yer ayrılmıştır. Buna göre işyerindeki kaza ve meslekihastalıkların gerçekleşme oranı hâla çok yüksektir. Çalışanların güvenlik vesağlığını kollamak, daha yüksek düzeyde koruma sağlamak için gecikmeksizinönleyici önlemlerin alınması ve varolan önlemlerin ıslâh edilmesi gerekmektedir. O halde iş sağlığı ve güvenliği, konu insanyaşamı olduğundan, tazmin kadar hattaondan daha fazla önleme anlamına gelmektedir. Dolayısıyla çalışma hayatınadahil herkesin, iş sağlığı ve güvenliğinin önleme fonksiyonunu anlayacakbilince sahip kılınması gerekmektedir. Nitekim bu durum iş sağlığı ve güvenliğihukuku alanında, güvenlik kültürüolarak tanımlanmakta ve örgütlü olsun olmasın bu kültürün geliştirilmesinin,işyerlerinde oluşabilecek riskleri ortadan kaldırmada en etkili yol olacağısavunulmaktadır[7].
Öğretide, iş güvenliği kültürünün iş güvenliğine yönelikbir tutum oluşturmak ve işletmedeki iş güvenliği kültürünün kolektif biröğrenme süreci olduğunukabul etmek olduğu belirtilmektedir. Dolayısıylaiş güvenliği, kültür açısından işletmede “önceliğin”ötesinde bir “değer” haline gelmişse ulaşılmış anlamına gelmiş sayılmaktadır.Bu açıdan bakıldığında örgüt kültürü,“davranışsal normlar yaratmak üzereişletmedeki yapı ve kontrol sistemleri ileetkileşim içerisinde olan değerlerin ve inançların paylaşımı “ olarak tanımlanmaktadır ve 1986 Çernobilkazasıyla ortaya atılan iş güvenliğikültürü, örgüt kültürünün bir alt elemanı kabul edilmektedir. Butespitlerin sonucunda iş güvenliği kültürünü, öncelikle iş güvenliğinidestekleyen üst yönetim, sonra işçinin katılım mekanizmaları, güvenli davranışıdestekleyen uygulamalar, iş kazalarıyla ilgili verinin toplanması,değerlendirilmesi ve farkındalığı artırarak ödüllendirme sisteminin işletmedekurulması olarak somutlaştırabilmek mümkündür[8]. Diğer bir deyişle işyerleri kendiönleme politikalarını mutlak surette belirlemlidirler[9].
Aynı anlayışın bir sonucu olarak, bu alanda bir ülkepolitikasının geliştirilmesine de ihtiyaç bulunmaktadır.politika bölümünü buraya ekle…Öğretide de haklı olarak belirtildiği gibi iş sağlığı ve güvenliği gibi önemlibir konunun sosyal taraflardan sadece birine ait yükümlülük olması, hemhakkaniyete uygun değildir, hem de amaçlanan sonucu almak için uygun bir yöntemdeğildir[10]. Nitekim İş Sağlığı veGüvenliği Kanununa (tarsıya) ilişkin sunulan TBMM Avrupa Birliği Uyum KomisyonuRaporunda, hazırlanan yasanın, yürürlükteki mevzuatta geçerli olan kuralcıyaklaşımdan ziyade iyileştirici ve geliştirici bir yaklaşımı benimseyerek,mevzuatın uyulması gereken bir zorunluluk olarak algılanması yerine, iş sağlığıve güvenliğini destekleyici bir araç olarak görülmesi durumunda, iş sağlığı vegüvenliğinde gelişme sağlanabileceği esasından hareket edildiği, bu şekilde,sosyal taraflar ve diğer paydaşlar tarafından desteklenen bir ülke politikasınıhayata geçirmenin amaçlandığı ifade edilmiştir. Nitekim 6331 sayılı İş Sağlığıve Güvenliği Kanununun 5/f hükmünde, işvereninyükümlülüklerininyerine getirilmesinde, teknoloji, iş organizasyonu, çalışma şartları, sosyalilişkiler ve çalışma ortamı ile ilgili faktörlerin etkilerini kapsayan tutarlıve genel bir önleme politikasıgeliştirmenin göz önünde bulundurulması gerektiği belirtilmiştir.
Bireysel ve kurumsal alandayerleşmesi beklenen iş sağlığı ve güvenliği bilincinin oluşturulmasındasendikalara çok önemli görevler düşmektedir. Her şeyden önce kendilerinden, bubilinci üyelerine yerleştirmeleri beklenmektedir. Hatta bunun oluşumunakatkı sağlayacak programların da sendikalar tarafından hazırlanması çok dahahomojen bir yapıya kavuşulmasına katkı sağlayacaktır. Bağlı oldukları sektörünproblemlerine hakim olan, değişik işçi ve işveren profili ile çalışmakdurumunda kalan sendikaları bu durumu, ilgili sektör açısından çok dahagerçekçi, hayata geçirilebilir programların oluşturulabilmesini sağlayacaktır.Kısacası sendikalar, iş sağlığı ve güvenliği kültürünün tesisinde mutlaka öncü karakterkazanmalı, üyeleri ile olan ilişkilerinin ücret konusuna hapsolmasıengellenmelidir.
Aslında sendikaların buödevini sadece üyeleri ile de sınırlamak da doğru olmaz. Zira sendikalar aynızamanda en önemli sivil toplum kuruluşları arasında yer almaktadır. O nedenle işsağlığı ve güvenliği bilincinin tüm topluma yayılmasında, konun öneminin herkestarafından algılanmasında gayret göstermeleri gerekmektedir. Çağdaşsendikacılık bu düzeyde bir hizmeti toplumun her kademesine sunabilmelidir.Sendikalardan, tüketici hakları, enflasyon artışı, kriz mücadelesi gibi ülkeninsiyasi ve sosyal bir çok sorunu karşısındaki duyarlılıklarını iş sağlığı vegüvenliği alanında gözetmeleri beklenmektedir. Bu onların asli görevlerindenbiri durumundadır.
Sendikalar bubilinçlendirme faaliyetlerini, düzenleyecekleri bilimsel niteliklikonferanslar, sempozyumlar ve uygulamaya yönelik eğitim çalışmalarıylayürütülebilirler[11]. Yeni yürürlüğe giren İşSağlığı ve Güvenliği Kanunu, bu tür çalışmaların başlatılması ve sürdürülmesiiçin önemli bir fırsattır. Gerek işverenler gerek işçiler, konunun geneli vekendi sektörlerini ilgilendiren özgün ayrıntıları konusunda sendikalartarafından dönemsel etkinliklere davet edilmelidir. Bu faaliyetlerle oluşacakiş sağlığı ve güvenliği kültürü, konuya ilişkin yatırımların saygınlığını daartıracaktır. Kendi işyerinde, iş sağlığı ve güvenliği alanında önemliçalışmalar yapan ve bu sayede taahhütlerini sorunsuz yerine getiren işverenler,piyasa koşullarında tercih edilir noktaya ulaşacaktır. Bu bakış açısı, konuyailgi gösteren işverenleri, sektördeki bilinçlenmeyle birlikte diğerişverenlerin önüne geçirecektir. Güvenli üretim yapan kurumsal işletmelersayesinde, ucuz ve sağlıksız ortamlarda işçi çalıştıran, o sebeple de süreklisorun yaratan işverenlerin yarattığı haksız rekabetin de önüne geçilmesinisağlayacaktır. Kısacası bir doğru eylem,ardından birçok doğru eylemi de zincirleme olarak getirecektir. Amaç da zaten işsağlığı ve güvenliği alanında bu sağlıklı zinciri oluşturabilmektir.
Türkiye’de,sendikaların, iş sağlığı ve güvenliği kültürünün oluşmasında üyelerine katkısağladığı güzel örnekler bulunmaktadır. Metal Sanayi İşverenleri Sendikası(MESS), Çimento Endüstrisi İşverenleri Sendikası (ÇEİS) bu alanda önemli eğitimçalışmaları ve bilimsel toplantılar düzenlemekte dahası konunun eğitim ayağını periyodikolarak sürdürmektedirler. Kendialanlarında üye işverenleri ve yetkililerini sürekli olarak sektörel, güncel bilgilerledonatmakta ve iş sağlığı ve güvenliği alanındaki çağdaş gelişmeleri onlarlapaylaşmaktadırlar. “İşletmeler için İşSağlığı ve Güvenliği’nde AB Perspektifi”, MESS tarafından yürütülen önemliprojelerden biridir. “OHSAS 18001PROJESİ” ise ÇEİS tarafından yürütülen konuya ilişkin başarılı bir başkaprojedir. Yine İnşaat İşverenleriSendikası (İNTES) da, Yol-İş Sendikası ile birlikte “Türkiye EğitimŞantiyesi’nde”bu alanda çeşitli eğitim çalışmaları düzenlemekte, yürüttüğü “Güvenli İnşaat” ve “İnşaatSektöründe Eğitim ve Sıfır İş Kazası” projelerinde üyeleri ile uzmanları bir arayagetirmeyi başarmıştır. Tespit edebildiğimiz ve bu alanda bilimsel çalışmaortamı yaratan bir diğer sendika da Toprak İşverenleri Sendikasıdır. Söz konususendika da, 4857 sayılı yasanın yürürlüğe girmesi ardından iş sağlığı vegüvenliği alanında getirilen yeni hukuksal yapıların ayrıntılı olarak ele alınıpdeğerlendirilmesini sağlayabilmiştir[12].
III. İş sağlığı ve güvenliği çalışmalarında kaynak sorunu
Uzun yıllardır ihmaledilen iş sağlığı ve güvenliği, genelde işletmelerde bir masraf kalemi olarakgörülmüştür. O sebeple çoğu işveren, çok değişik sebeplerle bu alana kaynakayırma ihtiyacı duymamıştır. İktisadi amaç güden söz konusu teşebbüslerin budurumu, kendi içinde de önemli tutarsızlık yaratmıştır. Zira iş sağlığı vegüvenliği alanında oluşabilecek bir riski ortadan kaldırmak için gerekenyatırımı yapmayan işveren, anınla riskin gerçekleşmesi ardından, yapmasıgereken önleyici yatırımın çok daha üzerinde tazminatlar ödemek zorundakalmıştır. Bu anlayış, artan iş kazalarına rağmen henüz değişmiş değildir. İşsağlığı ve güvenliği hala çoğu işverenin tarafından gerekli olmayan bir masrafkalemi olarak görülmektedir.
Buna karşın sendikalarsöz konusu olduğunda konuya daha farklı yaklaşmak gerekir. Her ne kadarsendikalarda da kaynak sorunu olsa da mevcut mevzuat bu konuda sorunu çözecekönemli bir hükme yer vermiştir. Gerçekten de Sendikalar Kanununda, sendikalarıngelirlerinin %10’unu üyelerinin eğitimine ayırması gerektiği düzenlenmiştir kibu miktar bu alanda yapılabilecek faaliyetler için oldukça ciddi bir düzeyanlamına gelmektedir (SK.44/II).
Buna karşın, ülkemizdesendikalarca yapılan eğitimlerin çok küçük bir kısmı iş sağlığı ve güvenliğiile ilgilidir. Dolayısıyla, değişen iş sağlığı güvenliği mevzuatımızvesilesiyle bu konuda bir atılım başlatmanın ve bunu periyodik olaraksürdürmenin çok önemli yararlar sağlayacağı kanısındayız. Nitekim bu alandaeğitim ve sertifika veren danışmanlık şirketlerinin hızla artıyor olması, işsağlığı ve güvenliği hizmetlerinin 6331 sayılı yasa ile dışarıdan alınabilirhale getirilmesi, konunun taşıdığı potansiyelin ve duyulan bilgi ihtiyacının ennet göstergesidir. Yeni düzenleme öncesinde sadece 35.000 işyerini kapsamınaalan iş sağlığı ve güvenliği düzenlemelerinin, 6331 sayılı yasa ile yaklaşık1.5milyon işyerine çıkmış olmasına rağmen bu hizmeti sunabilecek sertifikalı işgüvenliği uzmanı ve işyeri hekimi sayısının henüz 10.000’e dahi varmamışolması, sendikaların konuya katkılarını daha da yaşamsal kılmaktadır[13].
IV. İş sağlığı ve güvenliğinin sağlanmasında toplu işsözleşmelerinden yararlanılması
İş sağlığı ve güvenliği,geniş mevzuatına rağmen karşılaşılabilecek tüm sorunları cevaplayabilen biriçeriğe kavuşmamıştır. Yıllardır beklenen ve bir çok temel sorunu çözmesibeklenen İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu da, arzu edilen sonuçları verebilecekgibi görünmemektedir. Hatta tam aksine, getirdiği hukuki yapılarla yenisorunların yaşanmasına neden olabilecek görünmektedir[14].
İş sağlığı ve güvenliğisadece genel problemlerle değil, sektörel özgünlükteki sorunlarla da mücadeleetmek zorunda kalmaktadır. Hemen her sektör, bu alanda birbirinden çok farklı sorunlaryaşamaktadır. Kaza risklerinde bunların analizlerinde ve sonuçlarında önemlifarklılıklar görülebilmektedir. Hiç şüphesiz ki, genel, soyut ve yeknesaknormlardan oluşması gereken mevzuatın, bu denli ayrıntılı sorunları giderecekdüzenlemeler getirmesi beklenemez. İşte bu gibi alanlarda iş hukukunun özgünkaynaklarına başvurulabilmesi gerekir.
İşyerlerindeki işsağlığı ve güvenliği problemlerinin çözümünde, iş sözleşmelerinden ve toplu işsözleşmelerinden yararlanılabilir[15].Yasa süreci yavaş işlediğinden, belirli bir işletmede çalışma koşulları veortamlarına ilişkin hükümlerin ortaya konmasında toplu sözleşme görüşmeleriözellikle elverişli bir kanal olabilir[16].1949 tarihli 98 sayılı Sendikalaşma ve Toplu Sözleşme Hakkı Sözleşmesine göre,gerektiğinde, istihdamın koşullarını toplu sözleşmeler yoluyla düzene bağlamaküzere, işçi ve işveren kuruluşlarının gönüllülük temelinde görüşmelerinisağlayacak mekanizmaların tam olarak geliştirilmesini ve bu mekanizmalarındanyararlanılmasını sağlayacak önlemler, ülke koşullarına uygun olarak alınacaktır(m.4). Çalışmamızın sendikaları konu aldığı dikkate alınırsa, istihdam koşularınınbelirlenmesi bağlamında iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin düzenlemelerde topluiş sözleşmelerinin ciddi katkı sağlayabilmesi mümkün olabilir. O sebeple gerekişçi gerek işveren sendikaları, toplu görüşme sürecinde, iş sağlığı vegüvenliği alanını düzenleyen hükümleri müzakere ederek toplu sözleşme metnineeklemek için gayret sarfetmelidir.
Sendikalar, toplu işsözleşmelerine koyacakları hükümlerle, iş sağlığı ve güvenliği alanındahazırlanan genelde soyut içerikli yönetmeliklerin işyerlerinde uygulanmasınısağlayabilirler. Yasa ve yönetmeliklerin taraflara getirdiği yükümlüklerisomutlaştırabilirler. Zira başta da işaret ettiğimiz gibi mevcut yönetmelikler,her bir işyerinin ayrı ayrı bu alanda çalışmasını gerekli kılan, özellikleişverenlere bu konuda önemli görevler yükleyen hükümler içermektedir. Başka birdeyişle yönetmelikler, işyerlerine ev ödevleri vermiş durumdadır. Bunların enbaşında da risk analizleri yer almaktadır. Her işveren kendi işyeri ile ilgiliolarak ayrı risk analizlerinde bulunmak ve bunların gereğini yerine getirmekdurumundadır. Bu bağlamda sendikalar, üyelerinin iş sağlığı ve güvenliğikonusundaki yasal yükümlüklerini hayata geçirmelerini sağlayacak alt yapıyıtoplu sözleşmelerle oluşturabilirler.
Toplu sözleşmelerin işsağlığı ve güvenliği alanına yapacakları katkı, yasal zorunluluklarıaçıklamakla sınırlı görülmemelidir. Sektörün gerekli kıldığı ancak yasaldüzenlemelerde yer almayan teknik ihtiyaçların da, toplu iş sözleşmelerinekonulacak ayrıntılı hükümlerle, işçi ve işveren için birer yükümlülük olarakdüzenlenebilmesi mümkündür. Diğer bir deyişle, toplu iş sözleşmelerinden,mevzuatın eksik kalan yönlerini telafi etmek için de yararlanılabilir[17]. Hattabu konuda getirilen yükümlülüklerin ihlaline çeşitli yaptırımların da getirilebileceğikanısındayız. Örneğin ilgili yükümlülüğü ihlal eden işçi aleyhine, onun iştenihracına kadar giden bir dizi disiplin cezası getirebileceği gibi benzer ihlaliyapan işveren aleyhine de bir tazminat ve/veya işçiye haklı fesih hakkıtanınabileceği kanısındayız.
Toplu sözleşmelermarifetiyle, başta 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu olmak üzere diğeryeni düzenlemelerle getirilen ya da geliştirilen kurumların, işyerlerinde dahaetkin faaliyet gösterebilecek bir yapı kazanmaları sağlanabilir. Örneğin işyerihekim ya da mühendislerine yeni yetkiler verilebilir, iş sağlığı ve güvenliği kurumukurma zorunluluğu ya da teknik eleman istihdam mecburiyeti olmayan işyerlerinebu yükümlülükler getirilebilir. Ortak iş sağlığı ve güvenliği birimleri kurulmasıözendirilebilir. Bu tür bir yapı kuran sendikalara, sosyal güvenlik kurumutarafından da çeşitli kolaylıklar sunulması sağlanabilir.
İşyeri sağlık ve güvenlik biriminin yetkileri artırılabilir,ortak sağlık ve güvenlik birimleri ile kurulacak ilişkilerinyaratacağı hak ve yükümlüklerişçive işverenleraçısındanayrıayrıele alınabilir, işyeri içindekonuya ilişkin uygulanacak görevdağılımı vebunun yaratacağı sorumluluğun şartları vesınırlarıayrıntılı düzenlenebilir,acil durum planları,yangınla mücadele ve ilk yardım esaslarıayrıntılıolarak belirlenebilir, sağlık gözetimi,çalışanlarınbilgilendirilmesi, işyeri iş sağlığı vegüvenliği örgütü, çalışanların eğitimigibi çoğu 6331 sayılıyasada düzenlenmiş konular toplu iş sözleşmesiile işyerine özgü biriçeriğekavuşturulabilir.
Sendikaların iş sağlığıve güvenliğine yapacakları katkıda toplu iş sözleşmelerinin etki sağlayacakhükümleri, iş akdinin feshi ile ilgili olabileceği gibi işyeri örgütlenmesineyönelik de olabilir. Esasen uygulamada çeşitli toplu iş sözleşmelerinde işsağlığı ve güvenliğine ilişkin hükümlere rastlanmaktadır. Daha ziyade İşKanununun beşinci bölümündeki hükümlerin tekrarı niteliğinde olan buhükümlerden bazıları şu şekilde örneklenebilir:
i)İşçi Sağlığının Korunması: İşveren, işçilerin sağlığını tehditeden iş kazalarının oluşuna sebebiyet verecek sakıncalı durumları önlemek içingerekli tedbirleri alır. Ayrıca işyerinde bir sağlık elemanı, İş Kanunu’nun 81ve 82. maddeleri kapsamına girmek kaydıyla, işyeri hekimleri ve iş güvenliğiile görevli teknik elemanlar ve ilk yardımda kullanılacak gerekli ilaç vemalzemeyi bulundurmakla yükümlüdür. İşveren acil vakalarda işçilerin hastaneyegötürülmesi için mevcut vasıtalardan birini tahsis etmeyi kabul eder.İşyerlerinde kaza geçirme sonucu meydana gelen her türlü yaralanmalarda vehayati tehlike arz edecek şekilde rahatsızlanmalarda işçiler, en yakın sağlıkkuruluşuna veya diğer tam teşekküllü hastaneye götürülür ve her türlü tedavimasrafı karşılanır. İş Kanunu 80.maddesi uyarınca kurulan İş Sağlığı veGüvenliği Kurulunda görev alacak işyeri sendika temsilcisinin ismi sözleşmeninimza tarihinden itibaren 15 gün içinde sendikaca işverene bildirilir.
Giyim Eşyası ve Korunma Malzemesi: İşyerinde ve görev esnasında giyilmeküzere, işveren tarafından işçilere giyim eşyası ve koruyucu malzemeler verilir.İşveren, giyim eşyalarının kalite, renk ve tiplerini, Sendikaca yetkilikılınacak Şube Yönetim Kurulu üyesi veya Sendikanın görevlendireceği birtemsilcinin görüşlerini alarak belirler. İşçi bu kıyafetler üzerinde herhangibir değişiklik yapamaz
ii)İşçi Sağlığının Korunması: İşveren işçilerin sağlığını tehditeden, iş kazalarının oluşuna sebebiyet verecek sakıncalı durumları önlemekiçin, işçi sağlığını koruma ve iş emniyeti nizamnamesine uymak, üzere işyerindebir sağlık elemanı ve ilk yardımda kullanılacak gerekli ilaç ve malzemeyibulundurmakla yükümlüdür. İşyerinde işçi sağlığını koruma ve iş emniyetinizamnamesine aykırı hususlar var ise, işverence bu noksanlıklargiderilecektir. İşveren, acil vak'alarda işçilerin hastaneye götürülmesi içinmevcut vasıtalarından birini tahsil etmeyi kabul eder. İşyerinde ilk müdahaledeişbaşında dahi olunsa iğne ve pansuman yapılır.
İşyerinde Banyo ve Temizlik Levazımatı: İşveren, işyerinde işçininsağlığını korumak ve iş emniyeti nizamnamesi şartlarına uygun ve mevcuduna görekafi miktarda sıcak ve soğuk su ile duş ve el yıkama yerlerini hizmete hazırtutacaktır. İşyerinde temizlik levazımatı ile ilgili mevcut tatbikat aynendevem eder. İşyerinde üyelere 6 ay miatlı yüz havlusu verilir.
İşyeri Temizliğinin Yapılması: İşyeri temizliğinin yapılmasıhususunda mevcut tatbikat aynen devam eder.
iii)İşçi Sağlığının Korunması: İşveren, işçilerin sağlığını tehditeden iş kazalarının oluşuna sebebiyet verecek sakıncalı durumları önlemek içingerekli tedbirleri alır. Ayrıca işyerinde bir sağlık elemanı, İş Kanunu’nun 81ve 82. maddeleri kapsamına girmek kaydıyla, işyeri hekimleri ve iş güvenliğiile görevli teknik elemanlar ve ilk yardımda kullanılacak gerekli ilaç vemalzemeyi bulundurmakla yükümlüdür. İşveren acil vakalarda işçilerin hastaneyegötürülmesi için mevcut vasıtalardan birini tahsis etmeyi kabul eder.İşyerlerinde kaza geçirme sonucu meydana gelen her türlü yaralanmalarda vehayati tehlike arz edecek şekilde rahatsızlanmalarda işçiler, en yakın sağlıkkuruluşuna veya diğer tam teşekküllü hastaneye götürülür ve her türlü masrafişverence karşılanır. İş Kanunu 80.maddesi uyarınca kurulan İş Sağlığı veGüvenliği Kurulunda görev alacak işyeri sendika temsilcisinin ismi sözleşmeninimza tarihinden itibaren 15 gün içinde sendikaca işverene bildirilir.
iv)İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği: İşveren, işçilerin sağlığınıtehdit eden veya iş kazalarının oluşuna neden olabilecek sakıncalı durumlarıönlemek için gerekli önlemleri alır. Ayrıca işyerinde ilk yardım malzemesibulundurmayı, acil vakalarda işçilerin hastaneye götürülmesi için araçlarındanbirini tahsis etmeyi kabul eder. İşçilere, işyerinde ve görev sırasındagiyilmek üzere yazlık ve kışlık (Mayısve Ekim aylarında) bu sözleşmenin ekindeki Giyim Listesi’nde belirtilen esaslardahilinde giyim eşyaları ve kişisel koruyucu malzemeler verilir.
v) İsçi Sağlığı ve Güvenliği: İşveren işçilerin sağlığını tehdit eden,iş kazalarının oluşuna sebebiyet verecek sakıncalı durumları önlemek için işçisağlığını koruma ve iş emniyeti nizamnamesine uymak üzere işyerinde bir sağlıkelemanı ve ilk yardımda kullanılmak üzere gerekli ilaç ve malzemeyibulundurmakla yükümlüdür. İşyerinde işçi sağlığını korumak ve iş emniyeti nizamnamesineaykırı hususlar var ise işverence bu noksanlıklar giderilecektir. İşveren acilvakalarda işçilerin hastaneye götürülmesi için mevcut vasıtalardan birinitahsis etmeyi kabul eder. İşyerinde ilk müdahale işbaşında dahi olunsa iğne vepansuman yapılır.
İşyerinde Banyo ve Temizlik Levazımatı: İşveren işyerinde işçininsağlığını korumak ve iş emniyeti nizamnamesi şartlarına uygun ve işçi mevcudunagöre kafi miktarda sıcak ve soğuk su ile duş ve el yıkama yerlerini hizmetehazır tutacaktır. İşveren işyerinde kullanılmak üzere her işçiye ayda iki kalıpiyi ve kaliteli beyaz sabun ile 1 yıl miatlı 3 adet yüz havlusu, ayrıca daimiişçilere 1 yıl miatlı 1 adet banyo havlusu, her işçiye bir soyunma dolabıvermeyi kabul eder. Verilen iş elbisesi ile havlu işyerinin dışına çıkarılamaz.Eskiyen malzemenin miadı sonunda iadesi halinde yerine yenisi verilir.
Giyim Eşyası vv Korunma Malzemesi: İşyerlerinde görev esnasındagiyilmek üzere işveren işçilere Toplu İş Sözleşmesinin EK.1’deki listelerindegösterilen giyim eşyalarını verir. İş Sağlığı ve Güvenliği açısından gerekliolan yerlerde ve işlerde çalışanlara, işverenin talimatı ile ilgili giyimeşyaları verilir. İşveren giyim eşyalarının kalite, renk ve tiplerini sendikatemsilcileri ile birlikte tespit eder. Miadından evvel eskiyen giyim eşyasınınyerine yenisi verilir.
vı) İşçi Sağlığının Korunması: İşveren, işçilerin sağlığını tehditeden iş kazalarının oluşuna sebebiyet verecek sakıncalı durumları önlemek içingerekli tedbirleri alır. Ayrıca işyerinde bir sağlık elemanı, İş Kanunu’nun 81ve 82. maddeleri kapsamına girmek kaydıyla, işyeri hekimleri ve iş güvenliğiile görevli teknik elemanlar ve ilk yardımda kullanılacak gerekli ilaç vemalzemeyi bulundurmakla yükümlüdür. İşveren acil vakalarda işçilerin hastaneyegötürülmesi için mevcut vasıtalardan birini tahsis etmeyi kabul eder.İşyerlerinde kaza geçirme sonucu meydana gelen her türlü yaralanmalarda vehayati tehlike arz edecek şekilde rahatsızlanmalarda işçiler, en yakın SosyalSigortalar Kurumu veya diğer tam teşekküllü hastaneye yanındaki kişicegötürülür ve her türlü masraf işverence karşılanır. İş Kanunu 80.maddesiuyarınca kurulan İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Kurulunda görev alacak işyerisendika temsilcisinin ismi sözleşmenin yürürlük tarihinden itibaren 15 güniçinde sendikaca işverene bildirilir.
Giyim Eşyası veKorunma Malzemesi: İşyerinde ve görev esnasında giyilmek üzere, işverenişçilere Toplu İş Sözleşmesinin EK – 1’deki (Personel Giyim Ve Miat Listesi)listede gösterilen giyim eşyalarını verir. İşveren, giyim eşyalarının kalite,renk ve tiplerini, Sendikaca yetkili kılınacak Şube Yönetim Kurulu üyesi veyaSendikanın görevlendireceği bir temsilci ile tespit eder. Yazlık giyim eşyalarıNisan ayında, Kışlık giyim eşyaları Ekim ayında verilir. Miadından evveleskiyen giyim eşyalarının yerine yenisi verilir.
Görüldüğü gibi söz konusu hükümlergenelde işyerindeki basit iş sağlığı ve güvenliği sorunlarına ilişkindir. OysaAnayasa ile korunan toplu iş sözleşmesi özerkliği kapsamında taraflar işsağlığı ve güvenliği alanında çok daha kapsamlı ve kurumsal hükümlergetirebilirler. Hemen hiç birinde konuya ilişkin bir örgüt şeması olmayanişyerlerinde, iş sağlığı ve güvenliğinin yapılanma şeması toplu sözleşmelerekonulacak hükümlerle tesis edilebilir. Bu şekilde, ortaya çıkma riski bulunantehlikeleri giderebilmek için kimlerin görevlendirildiği, yetki alanlarınınsınırı ve sorumluluklarının çerçevesi rahatlıkla belirlenebilir. Böylelikle,ortaya çıkabilecek bir zararın sorumlularının belirlenmesinde yargı makamınınönü açılmış ve sürpriz kararlar çıkabilmesi engellenmiş olur. Zira ülkemizdekiçoğu işyerinde iş sağlığı ve güvenliği alanında hiyerarşik bir organizasyonşemasının oluşturulmamış olması, bu alanda sorumlu tayin edilirken işyeri idarişemasına müracaat edilmesine ve önemli hatalar yapılmasına neden olmakta,gerçek sorumlulara ulaşılmasını güçleştirmekte hatta engellemektedir. O sebeple işyerlerinin iş sağlığı vegüvenliği alanındaki örgütsel yapısınınbelirlenmesinde toplu iş sözleşmeleri mutlaka kullanılmalıdır.
Bu alanda dikkat çekilmesi gerekenbir diğer nokta da, feshe ilişkindir. Her ne kadar İş Kanununda iş sağlığı vegüvenliğini tehlikeye düşürmek işçiler aleyhine haklı fesih sebebi olarakdüzenlenmiş olsa da, toplu iş sözleşmelerinde bu konuda eylemin şiddetine görefarklı seçenekler getirilebilir. Toplu iş sözleşmelerine konulacak hükümlerle,işçinin tehlike yaratan eyleminin şiddetine göre işverenin fesih hakkısınırlanabilir. Bazı eylemlerin haklı fesih sebebi sayılabilmesi korunsa da,hafif çaplı bazı ihmaller bu vesile ile haklı fesih sebebi olmaktançıkarılabilir. Bu tür eylemler hakkında disiplin cezaları ya da süreli fesihseçenekleri kararlaştırılabilir.
V. İş sağlığı ve güvenliği alanında veri toplama vepaylaşma
Sendikaların iş sağlığı ve güvenliğialanına yapacakları bir diğer katkı, çalışma yaşamında ve üretim sürecinde bualanda yaşanan deneyimlerin toplanması ve ilgililerle paylaşılmasıdır.
6331 sayılı İş Sağlığı ve GüvenliğiKanunu ile 2012 yılı sonunda yürürlükten kalkacak olan İş Kanununun 77.maddesinegöre işveren, işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç vegereçleri noksansız bulundurmakla yükümlü tutulmuştur. Söz konusuyükümlülük yine 2012 yılı sonunda yürürlüğe girecek yeni yasanın 4.madde hükmüyledaha ayrıntılı ifade edilmiştir. Buna göre, “ İşveren,çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlü olup buçerçevede; a) Mesleki risklerin önlenmesi, eğitim ve bilgi verilmesi dâhil her türlü tedbirin alınması, organizasyonun yapılması, gerekli araç vegereçlerin sağlanması, sağlık ve güvenlik tedbirlerinin değişen şartlara uygunhale getirilmesi ve mevcut durumun iyileştirilmesi için çalışmalar yapar…”
Yasalarla işverenlere bırakılan önlemalma yükümlülüğünün en somut ve önemli uzantısı, işyerlerini risklerdenarındırmaktır. Yani işveren anılan yükümlülüğünün gereği olarak işyeriortamındaki riskleri belirleyip onları yok edecektir. İş sağlığı vegüvenliğinin önleyici fonksiyonunun etkinliği, bütünüyle işverenin bu alandakiçabasına bağlıdır.
Risk analizi son derece teknik biriştir. Nitekim mevzuatta da, bu teknik işin işveren tarafından yerinegetirilemeyeceği öngörülerek belli koşullara bağlı olarak iş güvenliği uzmanıistihdam zorunluluğu getirilmiştir. İş Kanununa göre işverenler,devamlı olarak en az elli işçi çalıştırdıkları işyerlerinde alınması gereken işsağlığı ve güvenliği önlemlerinin belirlenmesi ve uygulanmasının izlenmesi, işkazası ve meslek hastalıklarının önlenmesi, işçilerin ilk yardım ve acil tedaviile koruyucu sağlık ve güvenlik hizmetlerinin yürütülmesi amacıyla, işyerindekiişçi sayısı, işyerinin niteliği ve işin tehlike sınıf ve derecesine göre;İşyeri sağlık ve güvenlik birimi oluşturmakla, Bir veya birden fazla işyerihekimi ile gereğinde diğer sağlık personelini görevlendirmekle, Sanayidensayılan işlerde iş güvenliği uzmanı olan bir veya birden fazla mühendis veyateknik elemanı görevlendirmekle, yükümlüdürler. İşverenler, buyükümlülüklerinin tamamını veya bir kısmını, bünyesinde çalıştırdığı ve bu maddeyedayanılarak çıkarılacak yönetmelikte belirtilen vasıflara sahip personel ileyerine getirebileceği gibi, işletme dışında kurulu ortak sağlık ve güvenlikbirimlerinden hizmet alarak da yerinegetirebilir (İK.81).
Aynısistem 81.maddenin yürürlüğünün sona ermesi ardından 6331 sayılı yasa ile dedevam edecektir. Yeni yasanın konuyu düzenleyen 6.maddesine göre, Mesleki risklerin önlenmesi ve bu risklerden korunulmasınayönelik çalışmaları da kapsayacak, iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerininsunulması için işveren, çalışanları arasından iş güvenliği uzmanı, işyerihekimi ve diğer sağlık personeli görevlendirir. Çalışanları arasında belirlenenniteliklere sahip personel bulunmaması hâlinde, bu hizmetin tamamını veya birkısmını ortak sağlık ve güvenlik birimlerinden hizmet alarak yerinegetirebilir. Ancak belirlenen niteliklere ve gerekli belgeye sahip olmasıhâlinde, tehlike sınıfı ve çalışan sayısı dikkate alınarak, bu hizmetin yerinegetirilmesini kendisi üstlenebilir.
Her iki düzenlemenin de dikkat çeken yönü, başta dabelirttiğimiz gibi iş sağlığı ve güvenliği hizmetini uzmanlık gerektiren teknikbir iş olarak görmesidir. Her ne kadar düzenlemelerle bu hizmetin işyeridışından alınabilmesinin önü açılmışsa da, bu yapı iş sağlığı vegüvenliği alanında arzu edilen sonuca ulaşılmasına yeterli değildir. Ziraülkemizde, risk analizini gereken düzeyde yapabilecek insan gücü çoksınırlıdır. İşyerlerinde bu düzeyde yetkin personel sayısı çok sınırlı olduğugibi söz konusu hizmeti dışardan vermek isteyen kuruluşlarda da benzer uzmansıkıntısı olduğu bilinmektedir. O sebeple hedeflenen risk analizlerinden arzuedilen sonuç doğmamaktadır. Türkiye iş sağlığı ve güvenliği alanında yeterlibilgi birikime sahip değildir. Uzman eksiği ve bilgi eksiği bir arayageldiğinde ise, ne kadar ileri yasal düzenleme getirilse de sonuç değişmemekte,her iş kazası sonrasında bildik tartışmalar yaşanmakta ve soruşturma birimleritarafından sorumlu avı başlatılmaktadır.
Budurum karşısında, yasaların işverene bıraktığı ancak çıkarılan yönetmeliklerleiş güvenliği uzmanlarının görevleri arasında sayılan risk analizi, tek elden vekamusal bir disiplinle yürütülmelidir. Riskler, yasa ile kurulacak bir bilimselve teknik araştırma kurumu tarafından tespit edilmelidir. Oluşturulacak bukurum, bilimsel veriler ışığında, her sektör için ayrı ayrı incelemeler yapmalıve tespit ettiği risklerle çözüm önerilerini kamuoyuna ve ilgililerinesunmalıdır. İşveren ve görevlendirdiği uzman personel ise, belirlenen buriskleri işyerine adapte etmekle yükümlü tutulmalıdır. Bu mükellefiyetin yerinegetirilmemesi ise ilgililerin hukuksal ve cezai sorumluluğunu doğurmalıdır.
Nitekim Amerika ve Fransa’da olduğu gibidünyada gelişmiş birçok ülkede bu tür yöntemler uygulanmakta ve başarılıörneklerle karşılaşılmaktadır. Yukarıda da işaret ettiğimiz gibi ülkemizde işsağlığı ve güvenliğinin temel sorunlarından bir olarak görülen ve gerek işverengerek işveren vekillerini büyük sorunlarla karşı karşıya bırakan risk analizi,bu gibi ülkelerde böyle bir çalışma yapısı ile çözüme kavuşturulmuştur.Gerçekten de bu kapsamda yapılan ve yıllar süren çalışmalar sonunda, iş kazasıya da meslek hastalığına sebep olabilen yüzlerce risk kayıt altına alınarakbunlara yönelik çözüm yöntemleri geliştirilmiştir. 1946 yılında A.D.Brandttarafından yapılan çalışmada 1.300 meslek kendileri ile ilgili riskleraçısından değerlendirmeye tabi tutulmuş ve 150 risk belirlenmiştir. Benzer birçalışma 1964 yılında Haddon/E.A.Suchman/D.Klein tarafından, 1973’de deJ.M.Stellman tarafından yapılmıştır. Bunlara paralel önemli bir başka çalışmadada Tel-Aviv Üniversitesi 2.000 mesleği risk değerlendirmesine tabi tutmuş ve1.000 potansiyel risk tespit etmiştir.[18]Almanya’da ise Alman Norm Enstitüsü ve Alman Elektro Teknikerler Birliğiuzmanlarınca genel kabul gören güvenlik kurallarını belirlemektedir. HattaAlman Norm Enstitüsü son yıllarda geleneksel iş güvenliği alanını aşıp çevrekoruma, ergonomi, tüketiciyi koruma ve güvenlik konularını da kapsamınaalmıştır.[19] Bu konuda henüz başlangıçaşamasında olduğu söylenebilecek Türkiye için ise anılan değerlendirme çoksınırlı düzeyde kalmıştır. O nedenle ülkemizde de gerek meslek örgütlerinin(tabip odaları, mühendis mimar odaları, vs) gerek üniversitelerin katkıları ilekapsamlı risk analiz tabloları oluşturularak bu konuda yeterli deneyimkazanmamış iş güvenliği uzmanlarının kullanımına sunulmalıdır. Dolayısıyla risk analizi gibi iş sağlığı ve güvenliğiniilgilendiren birçok konu, projelendirilerek gerek enstitü bünyesinde gereküniversiteler ya da diğer kuruluşlar bünyesinde incelemeye açılabilir. Buçalışmaların sonuçlarından da bütün işletmelerin bedelli ya da bedelsiz olarakyararlanmaları sağlanabilir. Zira sınırlı da olsa ülkemiz bu niteliğihaiz personele sahiptir. Yapılacak olan sadece bu kişileri anılan hedefdoğrultusunda bir araya getirmek ve onları kurumsal bir yapıya kavuşturmaktır[20].
Bu tür bir yapının oluşturulmasında vesürdürülmesinde, sendikalardan da yararlanılabilmesi mümkündür[21].Sendikalar, üyelerinde geçerli olan ve değişik işyerleri için yapılmış bulunanrisk değerlendirmelerini rahatlıkla tek elde toplayıp üyeleriylepaylaşabilirler. Hatta bu alanda aynı sektördeki diğer sendikalarla işbirliğinegirerek bilgi kaynaklarını daha da genişletebilirler. Nitekim ülkemizde metalve çimento sektöründe örgütlü iki işveren sendikası (MESS ve ÇEİS), bunitelikte çalışmalar yaparak üyeleriyle paylaşmaktadırlar[22]. İşsağlığı ve güvenliği rekabet koşullarının geçerli olmayacağı, insan sağlığınınsöz konusu olduğu bir alandır ve herkesin sahip olduğu bilgiyi diğerleriylepaylaşması bir görevdir. O sebeple sendikaların konuya ilişkin kapsamlıçalışmalar yapabilmeleri, bu alanda faaliyet gösteren kurum ve kuruluşlaradestek olabilmeleri, hiç olmazsa buna uygun zemini hazırlayabilmeleri, gerekir. Bunun nihai sonuçlarının alındığı,sağlıklı ve çalışma barışı olan işyerlerinin, sendikal faaliyet açısından daçok daha uygun bir ortam yaratacağı açıktır.
VI.İş sağlığı ve güvenliği alanında denetim
İşsağlığı ve güvenliği alanında sendikaların katkı sağlayabileceği bir başka alanda işyeri denetimleridir. Gerçekten de iş sağlığı ve güvenliği alanında yapılançalışmaların bir sonuca ulaşabilmesi için denetlenmeleri şarttır. Ülkemizdedevletin söz konusu denetim ödevi, esas olarak Çalışma ve Sosyal GüvenlikBakanlığı müfettişleri tarafından yerine getirilir. Ancak denetim yapacakmüfettiş sayısı yetersizdir ve yıllar içinde sayıları daha da azalmıştır. 9331sayılı yasa ile kapsama alınan işyeri sayısının 1.5 milyona dayanmış olması busorunu daha da büyütecektir[23]. Oysaİş Kanununun 91. maddesinde, denetimlerin ihtiyaca yetecek sayıda müfettiştarafından yürütülmesi gereğine işaret edilmiştir. Aynı şekilde, iş teftişihakkındaki 11.7.1947 tarih ve 81 sayılı sanayi ve ticarette iş denetimihakkındaki uluslararası sözleşmede de işyerlerinin ilgili yasa hükümlerininuygulanmasını sağlayacak ölçüde sık ve özenli bir biçimde denetlenmesigerektiği hükme bağlanmıştır.
6331sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun dördüncü bölümü, teftiş ve idariyaptırımlara ayrılmıştır. Konumuzu ilgilendiren denetim 24.maddededüzenlenmektedir ve anılan hüküm şu içerikle yürürlüğe girmiştir; “Bu Kanun hükümlerinin uygulanmasının izlenmesi ve teftişi, iş sağlığı ve güvenliği yönünden teftiş yapmaya yetkili Bakanlık iş müfettişlerince yapılır. Bu Kanun kapsamında yapılacak teftiş ve incelemelerde, 4857 sayılı Kanunun 92, 93, 96, 97 ve 107 ncimaddeleri uygulanır. Bakanlık, işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği konularında ölçüm, inceleme ve araştırma yapmaya, bu amaçla numune almaya ve eğitim kurumları ile ortak sağlık ve güvenlik birimlerinde kontrol ve denetimyapmaya yetkilidir. Bu konularda yetkilendirilenler mümkün olduğu kadar işi aksatmamak, işverenin ve işyerinin meslek sırları ile gördükleri ve öğrendikleri hususları tamamen gizli tutmakla yükümlüdür…” Görüldüğü gibi yeni hüküm, eski uygulamanın devam edeceğini göstermektedir.
Oysa ülkemizin denetimkonusundaki sıkıntılarını aşılabilmesinde de, köklü ve kurumsal bir yapılanmagerekli görünmektedir. İnsan yaşamını ilgilendiren böyle bir alanda yapılacakdenetimlerin, bu konuda ciddi eğitim almış ve denetimi meslek edinmiş kişilertarafından yapılması gerekir. Bu sebeple konuyu tüm yönleriyle ele alabilecekbağımsız bir denetim kurulunun oluşturulması düşünülmelidir. Bu amaçla tesisedilecek bir “İş Sağlığı ve GüvenliğiDenetleme Üst Kurulu” uygulamada karşılaşılan denetim karmaşasını ortadankaldırabilecektir. Halen bu alanda denetim yürüten, Çalışma, Sağlık, Çevre,Milli Savunma bakanlıklarına bağlı müfettişlerin, tek bir denetim kurulu altındatoplanmasını sağlayacak bu yeni yapı, çok daha verimli bir çalışma düzeniyaratacaktır. Bu düzen içinde her şeyden önce, müfettiş kadrosu güçlenecek vemükerrer denetimlerin önüne geçilebilecektir[24].
Bu bağlamda oluşturulabilecekböyle bir denetim yapısında, sendikaların da temsilinin sağlanabileceğikanısındayız. Hatta bu tür bir kurumdan bağımsız olarak, sendikaların üyeleriile ilgili denetim yapabilmelerinin de ciddi bir seçenek olarak tartışılmasıgerekmektedir. Şüphesiz ki bunun için sendikaların yeterli donanıma sahip birteşkilat kurmaları gerekecektir. Nitekim, 6331 sayılı yasa ile getirilençalışan temsilciliği görevinin, sendikalı işyerlerinde sendika temsilcisitarafından yapılacak olması, sendikaları bu alanda donanımlı personel bulundurmayaitecek gibi görünmektedir (İSGK.20/5)[25].Dolayısıyla, bu tür ciddi bir yapı ve donanıma sahip sendikaların yapacaklarıiş sağlığı ve güvenliği denetimleri sonucunda verilecek belgelerin, bu alandaitibar gören, bakanlık ve hatta mahkemeler nezdinde de saygın belgelersayılabilmesi sağlanmalıdır. Ancak bu sonuca ulaşılabilmesi için, söz konususendikal denetimin kötüye kullanımının önüne geçecek tedbirler alınmalı,sendikalarca verilecek raporların saygınlığı özenle korunmalıdır.
VI. İş sağlığı ve güvenliğinde sendika içi yapılanma
Sendikalar,kendi bünyelerinde oluşturacakları iş sağlığı ve güvenliği birimleri ile de işsağlı ve güvenliği alanına katkı sağlayabilirler. Özellikle bu alanda istihdamedecekleri ya da hizmet alacakları personel nezaretinde, üyelerini belirliperiyotlarla toplayarak, bilgi alış verişinde bulunabilmeleri konuya çok önemlikatkılar sağlayabilir. Ülkemizde çok sınırlı sayıda da olsa bu yapının başarılıörnekleri bulunmaktadır.
MESSbünyesinde kurulan İş Sağlığı ve Güvenliği Komisyonu bunlardan biridir. Komisyon, MESSüyesi işyerlerindeki iş sağlığı ve güvenliği yetkililerinden oluşturulmuştur veTürkiye’de metal işkolunda iş sağlığı ve güvenliği alanında yaşanan sorunlaraçözüm yolları bulmak, MESS üyeleri arasında bilgi ve deneyim alışverişinisağlamak için çalışmalar yapmaktadır. 1999 yılından beri faaliyetlerinisürdürmekte olan söz konusu Komisyon aracılığıyla, hem komisyona katılanişyerlerinin temsilcileri vasıtasıyla iş sağlığı ve güvenliği alanında uygunçözümler bulunması, hem de komisyon toplantılarından çıkacak sonuçlarlaKomisyona katılmayan diğer işyerleri için de örnek uygulamalaroluşturulabilmesi hedeflenmektedir.
Benzerbir diğer faaliyet ÇEİS tarafından yürütülmektedir. Anılan sendika, İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim TemsilcileriKoordinasyon Kurulu oluşturmuştur. Yılda en az iki kez toplanan kurul toplantılarındasendikaya üye çimento fabrikalarının iş sağlığı ve güvenliği yönetimtemsilcilerinin katılımları sağlanmakta ve söz konusu temsilciler arasındabilgi ve tecrübe paylaşımı sağlanmaktadır. Aynı sendika bünyesinde bir de İş sağlığı ve Güvenliği Kurulubulunmaktadır. Anılan kurul, Çimento Endüstrisi İşverenleri Sendikası’na üyeçimento fabrikalarında, iş sağlığı ve güvenliği konusunda salt OHSAS 18001Projesi ile bağlı kalmaksızın ve sadece ülke mevzuat açısından değil, özellikleuluslararası alanda da iş sağlığı ve güvenliği için yapılan faaliyetlerinyakından takip edilerek taşeron işçileri de dahil olmak üzere tüm çalışanlarauyarlanması konusunda çalışmalarda bulunmak amacıyla oluşturulmuştur.
İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile getirilen yeni yapı veözellikle de çalışanların katılımına ilişkin hükümler, iş sağlığı ve güvenliğialanında çoğu sendikayı yeni bir yapılanmaya itecek gibi görünmektedir. Gerçektende İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, çalışanların görüşlerinin alınması vekatılımlarının sağlanmasına ilişkin özel bir düzenleme getirmiştir. Buna göre;“ işveren, görüş alma ve katılımınsağlanması konusunda, çalışanlara veya iki ve daha fazla çalışan temsilcisininbulunduğu işyerlerinde varsa işyeri yetkili sendika temsilcilerine yoksaçalışan temsilcilerine aşağıdaki imkânları sağlar: a) İş sağlığı ve güvenliğiile ilgili konularda görüşlerinin alınması, teklif getirme hakkının tanınmasıve bu konulardaki görüşmelerde yer alma ve katılımlarının sağlanması. b) Yeniteknolojilerin uygulanması, seçilecek iş ekipmanı, çalışma ortamı veşartlarının çalışanların sağlık ve güvenliğine etkisi konularında görüşlerininalınması. İşveren, destek elemanları ileçalışan temsilcilerinin aşağıdaki konularda önceden görüşlerinin alınmasınısağlar: a) İşyerinden görevlendirilecek veya işyeri dışından hizmet alınacakişyeri hekimi, iş güvenliği uzmanı ve diğer personel ile ilk yardım, yangınlamücadele ve tahliye işleri için kişilerin görevlendirilmesi. b) Riskdeğerlendirmesi yapılarak, alınması gereken koruyucu ve önleyici tedbirlerin vekullanılması gereken koruyucu donanım ve ekipmanın belirlenmesi.c) Sağlık vegüvenlik risklerinin önlenmesi ve koruyucu hizmetlerin yürütülmesi.ç)Çalışanların bilgilendirilmesi.d) Çalışanlara verilecek eğitimin planlanması. Çalışanlarınveya çalışan temsilcilerinin, işyerinde iş sağlığı ve güvenliği için alınanönlemlerin yetersiz olduğu durumlarda veya teftiş sırasında, yetkili makama başvurmalarındandolayı hakları kısıtlanamaz.”(İSGK.18).
Düzenlemedende anlaşılacağı gibi işvereniniş sağlığı vegüvenliğialanındaişçive sendika temsilcisinden katkı, sıradanbir katkı değildir. İşveren,iş sağlığı vegüvenliğialanınınilgilendiren hemen her alanda çalışanların görüşlerinebaşvurabilecektir.Bu durum doğal olarak hem çalışanlardahem de çalışan temsilcilerinde konuya ilişkinbir bilgi birikimini gerektirmektedir. Söz konusu durum görüş alınacakkişininsendika temsilcisi olması halinde sendikalara yeni birfaaliyet alanı yaratmaktadır. Sendikalar baştakendi temsilcileri olmak üzere tüm çalışanlarını,yasanın arzu ettiği katılımı sağlayacakdüzeydebilgi birikimine sahip kılmalıdır.Bu alanda eğitim programları düzenlemelidir[26].Hatta bu eğitimleri, 6331 sayılıyasanın 17.maddesiyle işverenegetirilen eğitim yükümlülüğü düzeyindesağlayabilmelidir.Zira yeni yasa, eğitim konusunu özelhükümledüzenlemiştir[27].Sözkonusu maddeye göre, “ İşveren, çalışanların iş sağlığı ve güvenliğieğitimlerini almasını sağlar. Bu eğitim özellikle; işe başlamadan önce, çalışmayeri veya iş değişikliğinde, iş ekipmanının değişmesi hâlinde veya yeniteknoloji uygulanması hâlinde verilir. Eğitimler, değişen ve ortaya çıkan yenirisklere uygun olarak yenilenir, gerektiğinde ve düzenli aralıklarlatekrarlanır. Çalışan temsilcileri özel olarak eğitilir… İş kazası geçiren veyameslek hastalığına yakalanan çalışana işe başlamadan önce, söz konusu kazanınveya meslek hastalığının sebepleri, korunma yolları ve güvenli çalışmayöntemleri ile ilgili ilave eğitim verilir. Ayrıca, herhangi bir sebeple altıaydan fazla süreyle işten uzak kalanlara, tekrar işe başlatılmadan önce bilgiyenileme eğitimi verilir. Tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alanişyerlerinde; yapılacak işlerde karşılaşılacak sağlık ve güvenlik riskleri ileilgili yeterli bilgi ve talimatları içeren eğitimin alındığına dair belgeolmaksızın, başka işyerlerinden çalışmak üzere gelen çalışanlar işebaşlatılamaz. Geçici iş ilişkisi kurulan işveren, iş sağlığı ve güvenliğirisklerine karşı çalışana gerekli eğitimin verilmesini sağlar. Bu maddekapsamında verilecek eğitimin maliyeti çalışanlara yansıtılamaz. Eğitimlerdegeçen süre çalışma süresinden sayılır. Eğitim sürelerinin haftalık çalışmasüresinin üzerinde olması hâlinde, bu süreler fazla sürelerle çalışma veyafazla çalışma olarak değerlendirilir.”.
Yasal düzenleme ile belirleneniçerikten hareketle sendikaların da üyelerini belirtilen konularda periodikeğitimlere tabi tutmaları, iş sağlığı ve güvenliğinin işyerine yerleşmesindebüyük katkısı olacağı açıktır.
VII. İş sağlığıve güvenliğinde sendikaların ulusal düzeydeki katkısı
Buraya kadar ortaya koymaya gayret sarfettiğimizsendikal katkı, daha ziyade sendikanın üyelerinihedef alan çalışmalarınailişkindir.Ancak sendikalar, ülkenin iş sağlığı vegüvenliğipolitikasına yön verilmesinde de önemlibir işlevi yerine getirebilirler.
6331 sayılı İş Sağlığı veGüvenliğiKanunu ile getirilen Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Konseyi, konuya ilişkinönemlikazanımlara yaratabilir bir potansiyele sahiptir. Yasanın21/çmaddesine göre sendikaların da dahil kabul edildiği sözkonusu konseye yapılacak olumlu katkı, ülkeniniş sağlığı vegüvenliğialanındaönemliadımlaratabilmesinin önünü açabilecektir. Nasıl çalışacağı veülkepolitikalarına hangi oranda etki edebileceği çıkarılacakbir yönetmelikle belirlenecek olan konseye katkı sağlanabilmesiiçinsendikaların bu alanda bilgi sahibi olmaları vekarşılaşılaniş sağlığı vegüvenliğisorunlarına, sadece ülkemize özgü değil çağdaş ülkelerdeuygulanan düzeyde öneriler getirebilmelerigerekmektedir. Bunun için de hemen her sendikanınbir iş sağlığı güvenliğibirimi kurarak, faaliyet gösterilen sektörün iş sağlığı vegüvenliğiseyrini dikkatle takip etmesi ve karşılaşılansorunlara uygun çözümler üretebilmelerigerekmektedir.
[1] Bkz. Ufuk Aydın, İş Sağlığı veGüvenliği Kanunu Tasarısı Üzerine, Sicil Dergisi, Haziran 2012, 10-11.
[2] 20.6.2012 tarih ve 6331 sayılıkanun (RG. 30.6.2012/ 28339).
[3] LeventAkın, III. Yılında İş Yasası, İş Sağlığı ve Güvenliği, İstanbul 2006, 302- 348.
[4] Sarper Süzek, İş Hukuku,İstanbul 2009, 786–788. Aynı yazar, İş Güvenliği Hukuku, Ankara 1985, 2.
[5] Bununla birlikte, 6331 sayılı yasa çalışmalarısırasında TBMM’ye sunulan 10.5.2012 tarihli Avrupa Birliği Uyum Komisyonuraporunda, Avrupa Birliği Bakanlığı temsilcilerinin, iş sağlığı ve güvenliğikonusunda mevzuatımızın yeterli olmadığını değerlendirdikleri, 2011 yılıilerleme raporunda Avrupa Birliğinin temel görüşünün de Türkiye’nin söz konusuAvrupa Birliği müktesebatına uyum sağlayamadığı yönünde olduğunu belirttikleriifade edilmiştir.
[6] Türkiye Büyük Millet MeclisiAvrupa Birliği Uyum Komisyonu 10.5.2012, Esas No. 1/605, 2/490, Karar No. 15
[7] Marcel Simard, Safety Culture and Management, Encyclopedia ofOccupational Health and Safety, Volume II.
[8] Tunç Demirbilek, Etkin işGüvenliği Kültürü ve Geliştirilmesi, Çimento Sektöründe İş Sağlığı ve GüvenliğiSempozyumu, 246–248, 14–15 Kasım İzmir, Ankara 2011. İSG kültürünün oluşturulmasınayönelik Bolu Çimento Fabrikasında yürütülen “Davranışsal İş Güvenliği Projesi”için bkz. Neriman Kayaalp, Çimento Sektöründe İş Sağlığı ve GüvenliğiSempozyumu, 255 vd, 14–15 Kasım İzmir, Ankara 2011.
[9] Jyrki Hollmen, İş Sağlığı veGüvenliği Alanındaki Ab Direktifleri ve Müktesebatın ÜstlenilmesindeKarşılaşılan Sorunlar, AB Müktesebatı Uluslararası Semineri, İş Sağlığı veGüvenliği ve Çevre, Ankara 26-27 Haziran 2008, Ankara 2009, 19.
[10] Serkan Odaman, İş Sağlığı veGüvenliği İçin Motivasyon Gerekiyor, İşveren Dergisi, Mayıs-Haziran 2012, 109.
[11] 6331 sayılı yeni yasa, bu konudafaaliyet gösterecek eğitim kurumlarını da tanımlamıştır. Buna göre eğitimkurumu; İş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi ve diğer sağlık personelinineğitimlerini vermek üzere Bakanlıkça yetkilendirilen kamu kurum vekuruluşlarını, üniversiteleri ve Türk Ticaret Kanununa göre faaliyet gösterenşirketler tarafından kurulan müesseseleri ifade eder (İSGK.m.3/d)
[12] III.Yılında İş Kanunu, 21–25 Eylül 2005 Bodrum, İstanbul 2006.
[13] Yasanın getirdiği yeni sistemeyönelik değerlendirmeler için bkz. Sancar Bayazıt, İş Sağlığı ve GüvenliğiKanun Tasarısının Çalışma Hayatına Olası Etkileri, İşveren Dergisi,Mayıs-Haziran 2012, 87–88. Saadet Ceylan, İSG Yasa Tasarısı Orijinal Bir Çalışmamı, İşveren Dergisi, Mayıs-Haziran 2012, 89–92. İsmet Sipahi, İş Sağlığı veGüvenliği Kanun Tasarısının Uygulanma Kabiliyeti var mı, İşveren Dergisi,Mayıs-Haziran 2012, 93- 96.
[14] İş Sağlığı ve Güvenliği KanunuTaslağı bağlamında aynı yöndeki değerlendirmeler için bkz. Aydın, 17.
[15] Sarper Süzek, İş Sağlığı veGüvenliği Konusunda Somut Çözüm Önerileri, Prof. Dr. Turhan Esener’e Armağan,Ankara 2000, 323. Ayrıca yazara göre, bu güne kadar yapılan yasal grevlerin hiçbirinde, sendikayı greve götüren nedenler arasında iş sağlığı ve güvenliğikoşullarındaki yetersizlik gösterilmemiştir. Oysa bu gerekçenin sözü edilennedenler arasında gösterilmesi, kamuoyunu olumlu yönde etkileyecektir.Dolayısıyla bu konuda bir menfaat grevi söz konusu olabileceği gibi TSGLK 61/2bağlamında bir eda davası açılabilmesi de mümkündür.
[16] Allı, 49.
[17] Sarper Süzek,İş Hukuku, İstanbul 2009, 698. Aynı yazar, İşçilerin İş Sağlığı ve GüvenliğiKonusunda Hakları ve yükümlülükleri, İHSGHD, 2005/6, 622. Ayrıca bkz. GürhanFişek, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Konusunda İşyeri Örgütlenmesi, Türk SosyalGüvenlik Hukukunda Sorunlar ve Çözüm Önerileri, İstanbul 2001, 157.
[18] Alexander Donagi & Avraham Aladgem, Systematization of OccupationalHazards by Occupation, Encyclopedia of Occupational Health and Safety, VolumeIV.
[19] Ali Nazım Sözer,Türkiye’de Yürürlükte Bulunan İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Mevzuatına GenelBakış, İş Hukuku Dergisi, Ekim-Aralık 1993, 536
[20] LeventAkın, İş Sağlığı ve Güvenliğine İlişkin Bazı Öneriler, İşveren, Mayıs 2008, 59
[21] Nitekim iş sağlığı ve güvenliğikoşulları bize oldukça yakın durumdaki İspanya 2003 yılında bu konuda çokönemli bir adım atmıştır. Hükümet iş kazası risklerinin önlenmesine yöneliksosyal diyalog başlığı altında, tüm sosyal taraflarla bir mutabakat metniimzalamıştır. Yaklaşık bir yıl süren çalışmalar sonrasında, ülkede oldukçayüksek seyreden iş kazası sayısını düşürebilmek ve mesleki risklerinönlenebilmesini sağlamak için taraflara çeşitli yükümlülükler getirilmiştir. Fransa’da ise iş sağlığı ve güvenliğikonusundaki devlet örgütü ve sosyal taraflar meslekirisklerin önlenmesi yüksek konseyinde bir araya getirilmiştir(www.eurofound.europa. eu/eiro/2003/01/ feature/ es0301208. htm).
[22] Bu konudaki iyi uygulamaörnekleri için bkz. Levent Akın/Serdar Şardan, Çimento Sektöründe İş Sağlığı veGüvenliği, …., İstanbul2011.
[23] Tankut Centel, İş Sağlığı veGüvenliği Denetim Sistemi ve Yaptırımlar, İşveren Dergisi, Mayıs-Haziran 2012,98. Süzek, Öneriler, 310. Nurşen Caniklioğlu, İş Sağlığı ve Güvenliği KanunTasarısına Göre İş Güvenliği Uzmanı ve İşyeri Hekimi İstihdamı, İşverenDergisi, Mayıs-Haziran 2012, 105.
[24] Akın, Öneriler, 60
[25] AB çerçeve sözleşmesinde, işsağlığı ve güvenliğinden sorumlu olacak işyeri işçi temsilcilerinin gereklibecerilere ve olanaklara sahip olması gerektiği belirtilmiştir. Fakat bubecerilerin ne olduğu belirlenmediğinden milli mevzuatların bunun içinidoldurması istenmiştir. Tıpkı ülkemizde olduğu gibi İsveç de bu kurallarıbelirlemediği ve becerileri sıralamadığı için Avrupa Adalet Divanı tarafındanyargılanmış ve mahkum edilmiştir. Bu konudaki ayrıntılar için bkz. Hollmen, 23.
[26] İş sağlığı ve güvenliğikonusunda yapılacak eğitimin düzeyi ve değerlendirmeleri için bkz. Süzek,Öneriler, 306, 322.
[27] İş Sağlığı ve Güvenliği KanunuTaslağı bağlamında bkz. Gülsevil Alpagut, İş Sağlığı ve Güvenliği YasaTasarısında İşverenin Yükümlülükleri ve Risk Değerlendirmesi, İşveren Dergisi,Mayıs-Haziran 2012, 102.